Arnavutluk Elbasan'da Türk Vakıf Eserleri ve Gazi Sinan Paşa Evkafı*
Kemal Gurulkan**

Türkler XIV. yüzyılın ikinci yarısının başlarından itibaren Balkanlara hızlı ve sağlam bir şekilde yerleşmişlerdir. Yaklaşık beş yüz yıl süren ve ortak bir medeniyete imza atılan bu yerleşimi sadece askeri hareketler ve fetih politikaları ile açıklamak mümkün değildir.
Anadolu'dan gelen Türk göçmenlerinin Balkanlara yerleşerek yeni yerleşim birimleri oluşturmaları; Balkanların beşeri coğrafyasının yeni bir yapıya kavuşmasına, yeni bir imar anlayışı ile yerleştikleri bölgeleri imar ederek yeni bir medeniyet kurmaları, Balkanlarda siyasi ve ticari bütünlüğü beraberinde getirmiş ve yarım adada Osmanlı Barışı'nın tesis edilmesini sağlamıştır
Türkler, yerleştikleri bölgelerde önce bir cami, onun etrafında mektep, medrese ve tekke gibi eğitim-öğretim kurumları, misafirhâne, aşhâne, hamam, sebil ve çeşme gibi sosyal tesisler, han, kervansaray, dükkan, bedesten, çarşı gibi ticarî kuruluşlar ve nihayet meskenler oluşturuyor, böylece bir mahalle ya da bir imaret sistemi oluşuyordu. Vakıf statüsüyle hukukî bir temel üzerine oturtulan bu oluşumların birleşmesi ile Müslüman Türk şehri ortaya çıkıyordu. Bu şehirler yine vakıf yollar ve köprülerle birbirine bağlanıyor, ticari ve askeri ulaşımın rahat ve emniyet içinde gerçekleştirilmesi için gerekli yerlere derbend ve kaleler, hanlar ve kervansaraylar inşa edilerek bunlar da aynı şekilde vakıf sistemiyle işletiliyordu.
Genel olarak bakıldığında insana hizmeti hedefleyen vakıfların fertlerin elinde toplanan tasarruf ve servetleri toplumun hizmetine aktaran bir mekanizma oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bu açıdan vakıflar, serveti bir anlamda sosyalleştiren bir kurum hüviyeti kazanmaktadır.Tamamen gönüllü bir şekilde gerçekleşen vakıf statüsündeki bu sosyalleştirme faaliyeti sonucu hemen hemen herkesin gücü ve imkanları nispetinde katkıda bulunduğu vakıf sistemi Osmanlı tarihi boyunca devlet imkanları dışında bir birikimin oluşmasını sağlamıştır .
Vakıfların sahip oldukları mal varlıkları genel olarak iki kategoride değerlendirilmektedir. İlki arazi, ev, dükkan, çarşı, han, hamam gibi gayrı menkullerden oluşan emlâktir ki, daha çok gelir getirmeye yönelik yatırımları oluşturmaktadır. İkincisi ise vakfın amacına yönelik faaliyetler için kullanılan hayır müesseseleri olarak adlandırılan mescid, cami, mektep, medrese, şifahâne, kütüphane, muvakkithâne, çeşme, yol, kaldırım, köprü, su yolları gibi gelir temininden ziyade hizmet amaçlı olan bina ve tesislerdir . Bahaeddin Yediyıldız, bu şekilde gönüllü bir yapılanma ve hayır duygusunun harekete geçmesi ile gerçekleşmesi nedeni ile hayrat sistemi olarak isimlendirmektedir.

Vakıfların Şehirlerin Gelişimine Katkısı
Vakıflar Osmanlı şehirlerinin altyapı finansmanının ana kaynağını oluşturmakta, şehirlerin kuruluşunda ve gelişiminde önemli bir rol üstlenmekteydi. Yeni bir şehir kurulurken veya mevcut şehirlerin yeni yerleşim yerlerinin ilavesi ile geliştirilmesi hedeflendiğinde öncelikli olarak ihtiyaç duyulacak hizmet kurumları bir külliye bünyesinde inşa edilmekte ve bunlar için vakıflar oluşturulmaktaydı. Birer vakıf tesisi olarak kurulan külliyeler, binaları, kalabalık görevli kadrosu ve bunların aileleriyle birlikte zaten küçük bir yerleşim yeri oluşturmakta, zamanla bu külliyeler etrafında gelişen mahalleler vasıtasıyla da şehrin gelişimi sağlanmaktaydı. Özellikle Balkanlarda bazı yerleşim yerlerinin adlarında yer alan vakıf kelimesi vakıfların şehirlerin gelişimine katkısını göstermek açısından önemlidir .

İlbasan Vakıfları
Bugünkü Arnavutluk'un orta kesiminde Shkumbin nehri vadisinde bulunan İlbasan, 1466 yılında Osmanlılara karşı isyan eden İskender Bey'in faaliyetlerini kontrol etmek ve ülkenin kuzeyine gidin yolların emniyetini sağlamak amacıyla bir kale olarak kurulmuştur. İlbasan, Osmanlı hakimiyeti altında (1466-1912) bir sancak merkezi oluşunun yanı sıra Osmanlılar tarafından Arnavutluk'ta kurulan şehir ve kasabaların en önemlilerinden biri olmuştur .
İşte Osmanlılar açısından bu denli önemli bir konumda bulunan İlbasan bölgesinde bulunan vakıf eserlerini bu eserler üzerine yapılan çalışmalardan hareketle listelemeye çalıştık. Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde bulunan vakıf eserlerinin yanı sıra Ekrem Hakkı Ayverdi'nin Avrupa'da bulunan Osmanlı eserlerini tespite yönelik olarak hazırlanmış olan dört ciltlik eseri ve Osmanlı Arşiv belgelerinin taranması da bizi farklı verilere ulaştırmıştır.
İlbasan bölgesinde bulunan vakıf eserlerinin sağlıklı olarak tespit edilebilmesi için bölgenin şer‘iyye sicillerinin taranması ile mümkün olacaktır. Gerek vakfiyelerin sicil defterlerine kaydı gerekse vakıflara yapılan tayinlerin sicil defterlerine işlenmiş olması bölgeye ait şer‘iyye sicillerinin acil olarak değerlendirilmesini gerekli kılmaktadır.

Cami ve Mescidler
Fatih Mehmed Han Camii ; Kule Camii , Sinan Bey Camii , Benli Hasan Camii ; Babüssaade Ağası Mustafa Ağa Camii ve mektebi vakfı ; Hasan Bali Camii ; Musalla civarında Köle Kasım oğlu Hacı Mahmud Camii ; Peklin Kasabası'nda Sultan Süleyman Camii ; Rabia Hatun Camii ; Gülmez Hacı Hüseyin Ağa Mescidi ; Hacı Süleyman Efendi Camii vakfı ; Geyvan Bey Camii vakfı ; Mahmud Bey Vakfı ; Sabuniye Mahallesi'nde Ayşe Hatun Mescidi ; Sinan Bali Mescidi Vakfı ; Kurt Sipahi Mescidi vakfı ; Ebubekir Çelebi Camii Vakfı ; Davud Bey Mescidi ; Kule Camii Mahallesi'nde Karagöz oğlu Hacı Hasan Camii vakfı ; Hacı Mahmud Camii ; Demir Hacı İbrahim Camii vakfı ; Bıçakçızade Camii (Tahıl Pazarı'nda) ; Nazır Camii ; Ağa Camii ; Alaüddin Mescidi ; Anberi Sinan Paşa Mescidi; Baba oğlu Mescidi; Bodur İskender Bey Camii; Deba Camii; Dülger Hüseyin Camii; Keyvan bin Hasan Camii; Hacı Hızır Mescidi; Hacı Mahmud bin Köle Kasım Ağa Camii (Musalla mevkiinde); Hasan Bâli Camii; Hacı Sinan Mescidi (Perviz Ağa Mahallesi'nde) ; Hasan Bâli-zâde Camii ; Hasan Çelebi Camii (Hazinedar Mahallesi'nde); Hasan Halife Camii; Haydar Ağa Camii; Hazinedar Mescidi Hoca Ali Camii (Bodur İskender Mahallesi'nde); İnsihan Bey Mescidi; İsmail Paşa Camii; Karagöz oğlu Hacı Hasan Camii; Karapınar Mescidi; Mahmud Efendi Camii (Keyvaniye Mahallesi'nde); Mehmed Paşazade Süleyman Paşa Camii (Sabuni Mahallesi'nde); Mimar Başı Mehmed Ağa Camii; Muytabi Mescidi; Ömer Acem Mescidi; Paşa oğlu Mescidi; Pîrî Laçin Mescidi; Süyfûn Mahallesi Mescidi; Sultan Murad Camii; Semâniye Mescidi ; Tavşan Camii ; Tanrı Verdi Çavuş Başı Camii; Berbanik Köyü Camii; İzorakse Köyü Camii; Dergışta Köyü'nde Ali bin Ali Ağa Camii; Durer Köyü Camii, Gıramış Köyü'nde Esâibe Camii, Gıramış Köyü Camii, Gostişe Köyü Camii, Kokolişte Köyü Camii, Kara Deli Köyü'nde Murtaza bin Süleyman Camii, Kokokte Köyü'nde Murtaza bin Süleyman Camii, Kosile Köyü Mescidi, Kotuman Köyü Camii, Lanton Köyü Camii, Martanış Köyü'nde Ali Ağa Camii, Martanış Köyü'nde Mescid, Orhenke Köyü'nde Cami, Pekin'de Yeniçeri Ağası Abdurrahman Paşa Camii, Haris-zâde Camii, Kale Camii, Secil Köyü'nde Mescid, Totornik Köyü Camii .

Tekke ve Zâviyeler
Hünkar Camii Tekkesi, Hacı Hasan Tekkesi , Tarikat-i Halvetiye Dergahı , Hacılar Çeşmesi mevkiinde bulunan Bektaşi tarikatinden Mustafa Dede Zâviyesi , Kaymak İbrahim Bey Zâviyesi Vakfı , Ali Baba Mevlevi Zâviyesi , Bursavî Mehmed Efendi Halvetî Zâviyesi , Sinaneddin Yusuf Paşa, Borovinic Zâviye , Rabia Hatun bint-i Ayakbasan-zâde Mustafa Ağa nukûdu zâviyesi vakfı . Bu Zâviye daha sonra camiye çevrilmiştir , Rabia Hatun bint-i Ayakbasan-zâde Mustafa Ağa Tekkesi vakfı , Hacı Sinan Zâviyesi, Sinaneddin Yusuf Bey Zâviyesi, Sefer Efendi Türbesi, Şeyh Behram Efendi Tekkesi, Şeyh Mehmed Efendi Halveti Zâviyesi (Şeyh Perviz Efendi Mahallesi'nde), Şeyh Yakup Efendi Sadi Tekkesi, Şeyh Yakup Efendi Türbesi, Vukiyye-zâde Türbesi, Yahya Bey Zâviyesi, Yahya Bey Türbesi .

İmaretler
Evliya Çelebi şehirde üç meşhur imaretin ismini zikretmektedir ki, bunlar Hünkar imareti, Sinan Paşa imâreti ve Tekke imaretidir.

Para Vakıfları
Müteveffâ Osman Ağa nukûdu evkâfı , Gece Müezzini Hacı Hüseyin nukûd-ı mevkûfesi .

Mektepler
Süleymaniye Mahallesi'nde Hacı Süleyman'ın inşa ettiği mekteb , Sinaneddin Yusuf Bey Mektebi , Sinaneddin Yusuf Paşa, Borovinic muallimhânesi .

Hamamlar
Sinaneddin Yusuf Paşa Hamamı , Çarşı Hamamı, Mimar Başı Mehmed Ağa Hamamı (Hünkâr Camii yakınında), Sinan Paşa Hamamı (Kale'de) .

Saat Kulesi
XVII. yy'da inşa edilmiş olan Saat Kulesi

Çeşmeler
Mimar Başı Mehmed Ağa Çeşmesi

Köprü
Mahmud Bey Köprüsü

Kale
İlbasan Kalesi

Ziyaretgâhlar
Ziyaretgahlar konumuz ile doğrudan ilgili olmamakla birlikte Evliya Çelebi'nin zikrettikleri şunlardır; Çelebi Efendi kabri, Vukiyye-zâde türbesi, Yahya Beğzâde meşhedi, Sinan Paşa Tekkesi içinde Emir Sultanlar .

Gazi Sinan Paşa ve İlbasan'da Bulunan Vakıf Eserleri
Arnavut asıllı bir Osmanlı devlet adamı olan Sinan Paşa (1520?-1596) devşirilerek Osmanlı sarayı'na alınmıştır. Enderun'da eğitim gördükten sonra Malatya Sancağı ile taşraya çıkmış yükselerek vezirlik rütbesine ulaşmıştır. Yemen Fatihi unvanını alan ve veziri azamlık da yapan Sinan Paşa, Koca lakabı ile anılmıştır. İmparatorluğun her yanında yaptırdığı cami, medrese, mektep, çeşme, sebil, han, imaret, köprü, su yolu, hamam, ve dükkanlar ile ülkeyi imar etmede bizzat öncülük etmiştir .
Bunlar arasında İlbasan'da yaptırdığı ve vakfettiği eserlerden gerek kaynaklardan gerekse arşiv belgelerinden tespit ettiğimiz Gazi Sinan Paşa Evkâfı şunlardır:
Tekkesi ; Celveti Zâviyesi Medrese ; Türbe ; Cami ; Halveti Tekkesi ; imareti .

Sonuç olarak;
Osmanlı'nın Balkanlar'da yaklaşık beş yüz süren varlığı; camileri, medreseleri, kaleleri, köprüleri, hamamları, kervansarayları, hanları ve sokaklarıyla bölgede tipik bir Osmanlı mimarisinin sayısız örneklerinin bugünlere kadar ulaşmasına imkan tanımıştır. Milliyetçi yaklaşımların şekillendirdiği tarih anlayışıyla, Osmanlı dönemi Balkan tarihini "Osmanlı boyunduruğunda geçen yüzyıllar" olarak değerlendiren söyleme karşı Balkanlar'da bulunan döneme ait eserler Osmanlı'nın burada kurduğu medeniyeti resmetmekle kalmamış, ortak bir kültürü paylaşmış olmaları Arnavutluk, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya ve savaştan sonra Türkiye ve Yugoslavya arasındaki en önemli bağ olmuştur .
Balkanlarla bağlarımız hayrat sistemi vasıtasıyla oldu. Vakıflar vasıtasıyla ortak bir medeniyet kurduk, ümid ederiz ki vakıflar vesilesi ile yine bu bağlar tesis edilsin.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HALEP'TE BULUNAN HAREMEYN EVKÂFI VE SURRE